10 Mayıs 2008

1.ve 2. Viyana Kuşatmaları Neden Başarısızlık İle Sonuçlanmıştır?


1.Viyana ve 2.Viyana Kuşatmaları... Sadece Türk tarihini değil, genel anlamda Dünya tarihinide derinden etkileyen tarihin en büyük savaşlarından ikisi... Türk tarihini derinden etkileyen iki olay! Peki neden? Kuşatmaların sonuçlarına öz olarak değinmek gerekirse, 1529 yılında gerçekleştirilen 1.Viyana kuşatması her ne kadar başarısızlık ile sonuçlansada, Osmanlı'nın gücünü Avrupa'ya tam manası ile gösterip, tescillediği, Avrupa'yı titrettiği bir savaştır! 2.Viyana kuşatmasının sonucu ise Osmanlı açısından daha hazin neticelere gebe olmuş ve bozgunun yaşandığı 1683 yılından sonra Osmanlı, büyük bir gerileme döneminin içerisine girmiştir. Bu gerileme dönemi boyuncada taarruzdan ziyade savunma savaşları yapmak zorunda kalan Osmanlı, artık toprak kazanmak amacı ile değil topraklarını kaybetmemek amacı ile mücadele etmiştir... Ve bu gerileme Kurtuluş Savaşı içerisindeki "Büyük Taarruz"a kadar devam etmiştir.

1.Viyana Kuşatmasındaki Başarısızlığın Nedenleri


Kuşatmanın başarısız olmasındaki en büyük neden; şüphesiz Osmanlı'nın Viyana önlerine şehri zaptetmekten ziyade Avrupa'lının gözünü korkutmak, Avrupalı'ya göz dağı vermek amacı ile gitmiş olmasıdır. Kuşatma Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşanmış ve Osmanlı, Viyana önlerine 120.000 kişilik devasa bir ordu ile gitmiştir. Ancak bu denli büyük bir ordu, Viyana gibi o dönemde Avrupa'nın en önemli merkezlerinden biri olan bir şehri ele geçirmek için tam manası ile hazırlanmamış ve donatılmamıştır. Diğer bir neden Kış ayının yaklaşıyor olması ve Osmanlı ordusunda erzak yetersizliğinin baş göstermesidir. Şehrin surlarının güçlü olmasına, karşı tarafın şehri savunmadaki azmide eklenince İlk Viyana kuşatması 16 Ekim 1529'da kaldırılmak zorunda kalınmıştır.


2.Viyana Kuşatmasındaki Başarısızlığın Nedenleri


Bu sefer Osmanlı orduları Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kumandası altındadır. Dönemin padişahı ise 4.Mehmed'dir. Osmanlı Ordusu 138.000 askerden oluşmaktadır. Aslında Ordu sayısal ve teçhizat bakımından Viyana'yı rahatlıkla ele geçirebilecek güce sahiptir fakat Merzifonlu, Viyana'ya saldırmaktan ziyade uzun bir kuşatma yapmayı yeğlemiştir... Ve bu durumda Avusturya'nın işine yaramış, bu uzun süren kuşatma sırasında Avusturya Avrupa'dan beklediği güce, desteğe kavuşmuştur. Kısacası bu süre içerisinde Avrupa, Avusturya'nın imdadına yetişebilmiştir. Bir diğer neden, ilk başta seferin aslında Viyana üzerine düşünülmemiş olmasıdır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın yakınındaki kişiler tarafından dolduruluşa getirilmesi ve bunun neticesinde de sağlıklı kararlar verememesi de başarısızlığın nedenleri arasında sayılır. Sonuç olarak Viyana 2.kez kuşatılmasına rağmen 2.kez alınamamış, başarısızlığın cezasını Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edilerek ödemiştir. Aslında onun idamı da Padişah'tan ziyade Merzifonlu'nun saraydaki rakiplerinin bir eseridir.



07 Mayıs 2008

Kanuni'den Fransa'ya İki Mektup!


Devlet-i Aliye-i Osmaniye'nin "Cihan" Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın dönemin Fransa Kralı 1.Fransuva'ya yazdığı iki mektup vardır ki şuan bile okunduğunda insana "nereden nereye gelmişiz!" dedirtecek, ecdadımızın büyüklüğünü ve şanını iliklerimize kadar hissettirecek cinstendir.


1.Mektup

Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Avrupa'da büyük bir mücadele yaşanmakta idi. Habsburg İmparatorluğu akrabalık bağları ile Avrupa'nın önemli bir kısmında hakimiyet kurmuştu. İtalya, İspanya, Avusturya, Almanya ve Macaristan gibi ülkeler dolaylı veya direkt olarak Habsburg İmparatorluğu'na bağlı idi. Habsburg İmparatorluğu'nun önünde duran tek güç Fransa ve İngiltere idi. Osmanlı'ların Avrupa'daki bu mücadelelere karışmaları siyasi dengelerin yeniden kurulmasını sağladı. Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken, Fransa Kralı Fransuva'yı 24 Şubat 1925'te Kuzey İtalya'da Pavia Savaşında yenip, esir aldı. Fransız'lar, şarlken karşısında aciz kalınca, o dönemde Hristiyanlığın en büyük düşmanı olarak kabul edilen Osmanlı'lardan yardım istediler.

Ve Kanuni'den Gelen ferman...

"Ben ki Sultanlar Sultanı, Hakanlar Hakanı, Hükümdarlara taç veren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin Sultanı ve Padişahı Sultan Beyazıd Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman'ım. Sen ki Fransa viyaletinin Kralı Fransuva'sın.

Hükümdarların sığındığı kapıma elçiniz ile mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip, kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz herşey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Herşeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek birşey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Bizde atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah'ın istediği ne ise olur. Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenesiniz. Böyle biliniz."

2.Mektup

Bu mektupta, Fransa'da "Dans" eğlencesinin başlaması, yapılması üzerine Kanuni tarafından yine Fransa Kralı 1.Fransuva'ya yazılmış bir mektuptur.

Aynen şunları der Kanuni...

"EY Fransa Kralı FRANSUVA!

Sefirim Kebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele İnnas Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun... İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel'anet rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN."

Günümüz Türkçesi ile, (elçimden aldığım habere göre bildiğim oldu ki, sizin ülkenizde adı dans olan, kadın ve erkek arasında münasebetsizce oynanan bir oyun ortaya çıkmış. Bu mektup eline geçtiği anda ya bu rezil oyunu hemen yasaklarsınız ya da ben gelir ülkenizi başınıza yıkarım.)

Ve Kanuni'nin bu mektubundan sonra Fransa'da 100 yıl dans edilmediği söylenir...